30 Kasım 2011 Çarşamba

Topkapı Sarayı Harem Dairesi Hünkar Sofası


Sene 2000.Hünkar sofası,haremin en büyük ve en ihtişamlı kısmıdır.Süslemeleride mekanın önemini yansıtmaktadır.Barok uslubunda ki ana kubbe,rumi ve hatayi uslubunda altın varak kullanılarak işlenmiş geniş bir kemerle asma kata bağlanır.İşte bizim çalışma alanımız da bu asma katta bulunan küçük bir kubbe ve iki tonozuydu.Sofadan asma kata çıkış sedirlerin arkasında ki dolap görünümlü bir gizli merdivenle sağlanıyordu.Büyüleyici bir yapıdır Topkapı Sarayı.Özellikle de harem dairesi.Ustalarımızın da dediği gibi restorasyon için bir okuldur.İnsanın hem becerisini hem de ruhunu güçlendiren.


Asma katta ki kubbe ve tonozlar ampir barok uslubunda motiflerle süslenmişti.Bambaşka bir usluptur ve sarayda bir dönem birçok bölümde uygulanmıştır ampir barok.Desenler klasiklere oranla oldukça büyük kıvrılan yapraklardan,istiridye kabuklarından,bağlayıcı rozetlerden oluşmuştur.Amaç üç boyutlu bir görüntü yakalamak ,ışık ve gölgelerle desende kabartma hissi yaratmaktır.


Zemin rengi deseni beliginleştirici niteliktedir.Keskin renk geçişlerinden uzak durularak boyalar oldukça sulu uygulanır ve yumuşak geçişler yapılır.
Uzun tahrirler yoktur,fırçanızı resim yapar gibi kullanırsınız ampir barokta.O zaman çok zor gelmişti bana ama şimdi en sevdiğim usluplardandır.


2000 yılının iki mevsimi boyunca süren restorasyon çalışması tabii ki sadece kalemişi uygulamasından ibaret değildi.Öncesinde yapılan araştırma raspası ve sağlamlaştırma çalışmalarının ardından başlıyordu kalemişi.
Asıl bu ön aşamalardır en meşakkatli ve önemli olan kalemişi restorasyonunda.Temelini iyi hazırlamazsanız üzerine yaptığınız işe haksızlık etmiş olursunuz.Bilgilerini paylaşmaktan sakınmayan ve zemini hakkıyla hazırlayan tüm kalemişi ustalarına saygıyla...

27 Kasım 2011 Pazar

Topkapı Sarayı Harem Dairesi Gözdeler Taşlığı


Sene 1999.Topkapı sarayına çini restorasyonunda çalışmak üzere girmemden iki yıl sonra kalemişi ekibiyle ve kalemişiyle tanıştım.Asıl istediğimin de bu işi yapmak olduğunu anladım kısa bir süre sonra.Aradan geçen 12 seneyi düşününce de ne kadar doğru bir seçim yaptığımı anlıyorum.Gözdeler taşlığının saçağı Edirnekari uslubunda çalışılmış kalemişi ve altın varak süslemelerden oluşuyordu.İskelemiz yerden 8 metre yüksek ,manzaramız ise sarayburnuydu.

Saçağın süslemelerinde ki rozetler ve çiçek göbekleri orjinaline uygun olarak kabartıldı ve altın varak ile kaplandı.Saçağı boydan boya kaplayan
çitalarla çerçevelenmiş kasetler ve bordür hatayi uslubundadır.Desenler alınıp,renkler hazırlandı.Sabırla ve özenle aynı deseni yüzlerce kez silkeledik,kabarttık,renklendirdik,varakla süsledik.

Saçağın restorasyonunu tamamlayıp,bizi iki mevsim üzerinde taşıyan iskelemizden indiğimizde mutluyduk.Sonuç gerçekten muhteşemdi.Tarihe dokunmuştuk,seneler evvel kim bilir hangi ustanın fırçasından çıkmış bu saçak yeniden canlanmıştı.Ustalarımızın takdirini almıştık.
Sabır,itina,özveri,tevazu ve beceriydi kalemişi.Ve ben artık kalemişinden başka bir iş yapamayacağımı anlamıştım.Gelmiş geçmiş tüm kalemişi ustalarına saygıyla...